• Anasayfa
  • HAKKIMIZDA
    • Fetva Kurulu
    • Molla Enver KILIÇARSLAN
    • Fetva Yöntemi
    • Kaynak Yöntemi
    • Bibliyografya
  • İBADET
    • Abdest
    • Namaz
    • Oruç
    • Zekat&Fitre
    • Hac&Umre
    • Kurban
    • Cenaze
    • Temizlik
    • Bayramlar
  • MUÂMELÂT
    • Alışveriş
    • Faiz
    • Bankacılık
    • Ceza Hukuku
    • Adak&Yemin
  • AİLE
    • Talak
    • Süt Kardeş
    • Miras
    • Vasiyet
    • Kadın
    • Nikâh
  • HELAL&HARAMLAR
  • BEYÂNÂT
  • 11 MESELE
  • DİĞERLERİ
    • Akide&Düşünce
    • Hadis
    • Siyer&Tarih
    • Dosya Çalışmalar
    • Kur'an İlimleri
11 Zi'l-ka'de 1446

  1. Anasayfa
  2. Kategoriler
  • Anasayfa
  • HAKKIMIZDA
    • Fetva Kurulu
    • Molla Enver KILIÇARSLAN
    • Fetva Yöntemi
    • Kaynak Yöntemi
    • Bibliyografya
  • İBADET
    • Abdest
    • Namaz
    • Oruç
    • Zekat&Fitre
    • Hac&Umre
    • Kurban
    • Cenaze
    • Temizlik
    • Bayramlar
  • MUÂMELÂT
    • Alışveriş
    • Faiz
    • Bankacılık
    • Ceza Hukuku
    • Adak&Yemin
  • AİLE
    • Talak
    • Süt Kardeş
    • Miras
    • Vasiyet
    • Kadın
    • Nikâh
  • HELAL&HARAMLAR
  • BEYÂNÂT
  • 11 MESELE
  • DİĞERLERİ
    • Akide&Düşünce
    • Hadis
    • Siyer&Tarih
    • Dosya Çalışmalar
    • Kur'an İlimleri
  • Videolar

Hicrî Takvimde Neden Hz. Peygamberin Hicreti Esas Alınmıştır?
Fetva No: 694 Görüntülenme: 1749

http://fetvakurulu.com/fetva/694/hicr-takvimde-neden-hz-peygamberin-hicreti-esas-alinmistir
Hicrî takvim, Hz. Ömer devrinde devlet tarafından resmen kabul edilmiş ve uygulamaya konulmuştur. Hz. Ömer devrinde İslam devleti, dünyanın dört bir yanına yayılmış ve tam anlamıyla, her yönden bir devlet hüviyeti kazanmıştır. Ancak tam teşekküllü her devlette ihtiyaç duyulduğu gibi, İslam devletinde de olayların, vesikaların, devlet yazışmaların, dava ve mahkemelerin tarihlenmesine ihtiyaç duyuldu. Her ne kadar hicretle beraber 16-17 yıl boyunca Müslümanlar, her geçen yıla ayrı isimler vererek bir takvim oluşturmaya çalışıp tarih verme girişiminde bulunmuş olsalar da bu zamanla yeterli gelmemeye başlamıştır. Mesela bir gün Hz. Ömer’e Şaban ayı vesikalı bir dava getirilmiş, hangi yıl olduğu bilinmemesi sebebiyle Hz. Ömer: “hangi Şaban bu? Bu senenin mi, geçen senenin mi, yoksa gelecek senenin Şaban’ı mı?” diye sormuştur. Mahkemelerde olduğu gibi, devlet içi yazışmalarda da aynı sorunlar baş göstermekteydi. Dönemin valilerinden Ebu Musa el-Eşarî, Hz. Ömer’e bir mektup yollamış ve mektupta, “senden bize, üzerinde tarih bulunmayan vesikalar gelmektedir” diyerek takvim ihtiyacına dikkat çekmiş ve gönderilen vesikalarda tarih bulunmamasının karışıklıklara sebep olduğunu belirtmiştir.

Yaşanan bu vb. olaylar neticesinde Hz. Ömer, istişare heyetini toplamış ve bir takvim olması gerektiği ihtiyacını dile getirmiştir. İstişare heyetinden bazıları takvim başlangıcı olarak Pers, bazıları ise Rum takvimin esas alınmasını teklif etmiş, ama Hz. Ömer’in de içinde olduğu çoğunluk tarafından bu teklif kabul görmemiştir. Çünkü Hz. Ömer, Müslümanların kendine özel bir takvim başlangıcının olmasını arzu etmekteydi. Devam eden istişareler neticesinde Hz. Peygamber'in doğumu, bi'seti, hicreti ve vefatı şeklinde dört teklif daha sunulmuştur. Bu alternatiflerden kabul gören teklif, Hz. Muhammed’in (aleyhissalatu vesselam) hicreti olmuş, doğumu, bi’seti ve vefatı kabul görmemiştir. Çünkü Peygamber efendimizin doğumu ve bi’setinde senenin belirlenmesinde ihtilaf söz konusuydu. Vefat yılı da Müslümanlara o hüzünlü günün hatırlatılması istenmemesi sebebiyle takvim başlangıcı olarak kabul edilmemiştir (İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, VII, 335-336).

Sonuç olarak, Hz. Muhammed’in (aleyhissalatu vesselam) hicreti, Müslümanlar için hicrî kamerî yılbaşı olarak kabul edilmiştir. Çünkü hicret, Müslümanların huzura kavuşmasına ve dört başı mamur bir devlet tesis etmesine vesile olan en önemli adımlardan biridir. Nitekim Peygamber Efendimizin (aleyhissalatu vesselam) hicretiyle Müslümanlar, özgürce ibadet edebilecekleri mescitler inşa etmiş, kendileri gibi İslam’a inanların özgürce yaşayabileceği ve İslam’ın kendisinden tüm dünyaya yayılacağı Medine merkezli bir İslam devleti tesis etmişlerdir. Yine hicret, Hz. Ali'nin dediği gibi, peygamber efendimizin şirk topraklarını terk etmesi sebebiyle de önemli bir yıldır. Öyle ki  Hz. Ömer'in de belirttiği üzere hicret, hak ile batılın arasını apaçık bir şekilde ayırmıştır. Dolayısıyla hicrî kamerî takvim, hicretin 16 veya 17. Yılında Devlet eliyle Müslümanların resmi takvimi ilan edilmiştir.

Paylaş

Benzer fetvalar

  • Başı Elle Kopartılan Kuş Türünün Etini Yemek Helal mi?
  • Arapça Olarak Yazılmayan Muazzam İsimlere Hürmet Zorunlu mudur?
  • Dinden Çıkmaya Niyet Etmek Küfür Sayılır mı?
  • Nazar Boncuğu Takmak Caiz midir?
  • Müslüman Olmayanların Mescide Girmesi Caiz midir?



ÇOK OKUNANLAR

  • Kur’an’ı Mushaf'a Bakarak Okumak Ezbere Okumaktan Faziletli midir?
  • Canlı Hayvandan Kopan/Kesilen Parça Leş midir?
  • Cihatta Olan Müslümanlara Zekât Verilebilir mi?
  • Cünüplük Halini İmsaktan Önce Gideremeyen Kişinin Orucu Geçerli Sayılır mı?
  • Saçı Siyaha veya Başka Bir Renge Boyamak Caiz midir?
  • Namaz Kıldıktan Sonra Elbisemde Kan Lekesi Gördüm, ne Yapmalıyım?
  • Bankaların Mobil Uygulamaları Üzerinden Yapılan Döviz İşlemi
  • Kar ile Abdest Alınır mı?
  • Deniz Suyuyla Abdest ve Gusül Almak Caiz midir?
  • Kayınvalide, Yalnız Nikâhın Kıyılmasıyla Damadına Mahrem Olur mu?
Advert


Fetva_Kurulu
fetva kurulu logo ittihat logo müddesir logo

Yönetim

  • Fetva Kurulu
  • Molla Enver KILIÇARSLAN
  • İletişim

Sosyal medya